BBDK tarafından bankalara kredilerin kullandırım amacına aykırı işlemlerin gerçekleştirilmemesi için daha önce talimatlar verildiğini, bazı şirketlerin, döviz borcu ya da döviz yükümlülüğü olmamasına hatta döviz pozisyon fazlası bulunmasına rağmen, TL kredi kullanarak döviz alımı gerçekleştirdiklerini ve döviz pozisyonu tuttuklarını gözlemlediklerini söyledi.

bddk başkanı

Diğer bir deyişle, üretime, istihdama, yatırıma ve ihracat gitmesi gereken uygun koşullu TL ticari kredi kaynaklarının, gerçek bir ihtiyaç olmadığı halde bazı şirketlerce döviz alımı amacıyla kullanılmaya devam edildiğinin görüldüğünü söyleyen Mehmet Ali Akben, şunları söyledi:

"Bu sebeple, cuma günü Kurulumuzun aldığı karar, finansal istikrarın güçlendirilmesi ve kaynakların daha verimli kullanılarak kredi sisteminin etkin bir şekilde çalışmasını ve kredilerin amacına uygun bir şekilde kullanılmasını sağlamak için alınmış bir makroihtiyati tedbirdir.

Bu kararın aynı zamanda, dövizin gerçekten ihtiyaç olan alanlarda kullanılmasına ve enflasyonun kontrol altına alınmasına olumlu katkı sağlayacağını değerlendiriyorum.

Söz konusu karar alınırken ekonomi yönetiminden sorumlu ilgili diğer kurumlar ile eşgüdüm ve koordinasyon içinde olacak şekilde gerekli analiz çalışmaları gerçekleştirilmiş ve kapsam dahiline girecek şirketlerin herhangi bir nakit akışı sıkıntısına uğramalarının önüne geçilmesi hususuna özellikle dikkate edilmiştir."

Üç şartın birlikte sağlanması gerekli

Mehmet Ali Akben, bu kapsamda, bir şirketin bahse konu kurul kararı kapsamına dahil olması için bağımsız denetime tabi bir şirket olması, yabancı para (YP) nakdi varlıklarının TL karşılığının 15 milyon TL’nin üzerinde olması ve bu YP nakdi varlıkların TL karşılığının, aktif toplamından veya son 1 yıllık net satış hasılatından büyük olanının yüzde 10’unu aşması gerektiğini söyledi.

Herhangi bir şirketin bu karar kapsamına girebilmesi için bahse konu her 3 şartın da birlikte sağlanması gerektiğinin altını bir kez daha çizen Mehmet Ali Akben, anılan karar çerçevesinde, YP nakdi varlıklar kapsamına altın dahil, efektif döviz ile bankalardaki YP mevduatların girdiğini, yurt içi yerleşiklerce YP cinsinden ihraç edilmiş menkul kıymetler ve eurobond gibi borçlanma araçlarından oluşan diğer parasal varlıkların YP nakdi varlıklar kapsama girmediğini aktardı.

Mehmet Ali Akben, şirketlerin, yurt dışı yerleşiklerce YP cinsinden ihraç edilmiş menkul kıymetler ve hisse senetleri ile yurt dışı yerleşiklerle yapılan ters repo gibi diğer parasal varlıkların karar kapsamındaki YP nakdi varlık tutarının hesaplamasına dahil olduğunu bildirdi.

Şirketlerin YP varlıklarına dair herhangi bir sınırlama ya da müdahale söz konusu değildir

BDDK Başkanı Mehmet Ali Akben, söz konusu karar kapsamına gerçek kişiler ile şirket ortaklarının girmediğinin altını çizerek, "Bu 3 şartın birden sağlanması nedeniyle kredi kullandırımına dair bir sınırlamaya tabi olunsa bile, ilgili mevzuat uyarınca, şirketin YP kredi kullanmasına yönelik bir sınırlama bulunması durumunda, bu şirketlere 3 aylık YP net açık pozisyonları kadar TL kredi kullandırılmasına imkan tanınmıştır."

Kripto Para Birimleri Fırsatlar ve Risklerin Dengesi Kripto Para Birimleri Fırsatlar ve Risklerin Dengesi

Karar tarihinden önce bankalarca müşterilere tahsis edilmiş limitler doğrultusunda kullandırılacak rotatif nitelikli krediler ile KMH, kurumsal kredi kartları ve gecelik krediler için mevcut limit boşlukları çerçevesinde gerçekleşecek aylık bakiye artışları ile sınırlı olmak üzere gerekli kolaylığın sağlandığını gösteren Mehmet Ali Akben, bahse konu kurul kararı kapsamına giren şirketler bakımından sadece TL kredilere erişim sınırlaması getirildiğini söyledi.

Mehmet Ali Akben, "Bu kapsama girecek şirketlerin YP varlıklarına dair herhangi bir sınırlama ya da müdahale söz konusu değildir. Ayrıca, söz konusu kurul kararı yalnızca TL cinsinden nakdi kredilere yönelik olup YP cinsinden kullandırılacak ticari krediler bu kapsama girmemektedir.

Bu kararın, yüksek düzeyde YP nakdi varlık tutan şirketlerin TL kredi kullanımını sınırlandırarak, kredi kaynaklarının daha verimli ve üretken alanlarda kullanılması şartıyla kredi sisteminin etkin bir şekilde çalışmasına ve finansal istikrarın güçlendirilmesine katkıda bulunması öngörülmektedir."