Hatay ilinde yaşayan Özlem Habeşoğlu, sadece meme kanseri ile değil, aynı zamanda depremin yıkıcı etkileriyle başa çıkma mücadelesiyle de dikkat çekiyor. Bu güçlü kadın, hem sağlık sorunlarıyla mücadele ediyor hem de ailesine umut olabilmek adına kebapçılık işiyle uğraşıyor.

Özlem Habeşoğlu'nun yaşam öyküsü, içinde barındırdığı zorluklar ve direnişle dolu. Meme kanseri teşhisi konulduğunda, birçok kişi için hayat durma noktasına gelirken, Özlem, mücadele azmiyle dolup taşan bir enerjiyle hastalığın üstesinden gelmeye karar verdi. Tedavi sürecinde yaşadığı zorluklara rağmen, umutsuzluğa kapılmadan hayata sıkı sıkıya sarıldı.

Deprem, 2020 yılında Türkiye'yi sarsan bir diğer felaketti. Hatay, bu depremin etkilerinden nasibini almış, birçok aile evsiz kalmıştı. Özlem Habeşoğlu'nun ailesi de bu felaketten etkilenenler arasındaydı. Ancak Özlem, hem kendi sağlığıyla mücadele ediyor hem de ailesine daha iyi bir gelecek sunma sorumluluğunu üstleniyor.

Bu güçlü kadın, işini severek yaptığı kebapçılık sektöründe kendine bir yer edindi. Sağlığını güçlü bir şekilde sürdürmenin yanı sıra, işinde de başarılı olmaya gayret gösteriyor. Kebapçılık işi sayesinde kazandığı gelirle ailesinin ihtiyaçlarını karşılamaya çalışan Özlem Habeşoğlu, evlatlarına umut olmanın yanı sıra, çevresindeki insanlara da ilham kaynağı oluyor.

Özlem Habeşoğlu'nun hikayesi, dayanışma ve mücadele ruhuyla dolu bir örnek teşkil ediyor. Hem kanserle mücadele ediyor, hem de depremin ardından başlayan zorlu süreçte ailesini ayakta tutmaya çabalıyor. Onun hikayesi, sadece bireysel bir mücadele değil, aynı zamanda toplumsal dayanışmanın ve insanın içindeki gücün ne kadar büyük olduğunu da gösteriyor.

Dedesinden miras: Seyyar demircinin çelik gibi gücü Dedesinden miras: Seyyar demircinin çelik gibi gücü

Hatay'ın toprakları, sadece tarihi ve kültürel zenginliklerle değil, aynı zamanda insan dayanışması ve azmiyle de doludur. Bu manzaradan en son örnek, meme kanseriyle mücadele eden ve bir depremde evini kaybeden Özlem Habeşoğlu'dur.

Özlem Habeşoğlu, yaşadığı zorluklara rağmen hayata sıkı sıkıya sarılmayı seçen bir kadın. Meme kanseri teşhisi konulduğunda, hayatındaki en büyük savaşı vermek için güçlü bir kararlılıkla mücadele etti. Ancak sadece kendi sağlığına odaklanmak yetmedi; aynı zamanda iki çocuğunun geleceğini de düşünmek zorundaydı.

Deprem nedeniyle evini kaybetmesi, zorlukların altına eklenen bir diğer damla oldu. Ancak Özlem, pes etmek yerine çözüm arayışına girdi. Kendi ayakları üzerinde durmak ve çocuklarına daha iyi bir gelecek sunmak için bir yol bulmalıydı. İşte tam da bu noktada, Hatay'ın meşhur lezzetlerinden olan kebapçılık işine adım attı.

Özlem Habeşoğlu'nun kebapçılık yapması sadece bir iş yapmak değil, aynı zamanda umut tacirliği yapmaktır. Her gün, müşterilerine sıcak ve lezzetli yemekler sunarak ailesine ve kendisine destek oluyor. Bu süreçte, hem kendi mücadelesini sürdürüyor hem de çocuklarına sağlam bir gelecek inşa etmek için adım atıyor.

Hatay'ın sokaklarında, Özlem'in kebap dükkanından yayılan kokular sadece mideleri değil, aynı zamanda umutları da doyuruyor. Özlem Habeşoğlu, yaşadığı zorluklara rağmen dimdik ayakta durarak, sadece kendi hikayesini değil, aynı zamanda dayanışma ve azmi simgeleyen bir öyküyü temsil ediyor. Onun gibi güçlü ve kararlı insanlar, umudun her daim var olduğunu hatırlatıyorlar.

Antakya ilçesinde yaşayan 30 yaşındaki Özlem Habeşoğlu'nun, meme kanseriyle mücadelesi ve sonrasındaki hayata tutunma çabaları toplumda büyük takdir topluyor. Habeşoğlu, 1 buçuk yıl önce meme kanseri teşhisi konulduğunda, hayatının tam ortasında büyük bir sınavla karşılaştı. Göğsünün bir kısmını kaybetmesine rağmen, yaşama sevincini kaybetmeyen genç kadın, depremin yarattığı zorlukları aşarak kendi işini kurdu.

Meme kanseri tedavisi sürecinde 2 kez ameliyat geçiren Habeşoğlu, "O günü hatırlamak istemiyoruz. O gün çok kötü bir gündü, biz ölümden döndük. Bir daha o evden çıkar mıydık, çıkamaz mıydık biz tahmin edememiştik. Biz evin içinde oturup ölümü bekledik" diyor. Ancak yaşadığı zorluklara rağmen, kendisini bekleyen 2 kızı için mücadele etmekte kararlı.

Çalışmak zorunda kalan Habeşoğlu, "Meme kanseri tedavisini 1,5 yıldır görüyorum. 2 defa bıçak altına yattım, bir organım yok diyelim. Bir kadın bu işi nasıl beceriyor diye herkes şaşırıyor, mecburum çünkü gelirim yok. Çalışacağım kızlarıma bakacağım. Zaten bu hasta haliyle kim çalışmayı ister, kimse istemez" şeklinde konuşuyor.

Ağrılarına rağmen evlatları için çalışmak zorunda olduğunu ifade eden Habeşoğlu, "Oturup evinde çocuklarına baksın ister ama benim öyle bir lüksüm yok. Hem hastalığımla hem de hayatla mücadele ediyorum. Bazı günler çalışmak istemiyorum. Arkadaşlar herkes şahit burada ağrılarımdan. Ama mecburum yapmak zorundayım, kimsem yok. Yani ağrılarımı bastırarak çalışmak zorundayım" diyor.

Kendi işini kurma kararıyla bir kebapçı dükkanı açan Habeşoğlu, deprem sonrası işsiz kalan birçok kişinin aksine, yaşadığı zorluklara rağmen ayakta kalmayı başaran nadir örneklerden biri oldu. Habeşoğlu, "Benim gibi kalmasınlar diye hiç yoktan kendilerini kurtarsınlar. Hayata tutunmam lazım, benim 2 kızım var onlardan vazgeçmem. Yıkılmasınlar, ben hastayım diye kendileri kabul etmesin istiyorum. Ben hasta değilim. Bu hastalığı yenip de çalışacağım, önüme bakacağım" diyerek kararlılığını vurguluyor.

Depremin ardından eski işinden ayrılan Habeşoğlu'nun, deprem sonrasında kebapçılık işine yönelmesi ise önceden edindiği deneyimle ilgili. "Deprem olunca dükkan yıkılınca işçiler de dağıldı, ben de bu işe başvurdum" diyen genç kadın, yaşadığı olumsuzluklara rağmen hayata tutunma azmiyle çevresindekileri etkilemeye devam ediyor.