“Tevbe Yâ Rabbi hatâ râhına gittiklerime 
Bilip ettiklerime bilmeyip ettiklerime”..
                                                                 Abdürrahim-i Rumi 

İnsanız, beşeriz, şaşarız. Bazen bile bile nefsimize uyar günah işler bazen farketmeden özümüzden uzaklaşırız. Hatalarımız bazen bizi yoktan var edene bazen de bize emanet ettiği yarattıklarına karşı olmaktadır. Tevbe; hataların ve günahların dipsiz bir kuyu olduğunun farkına varmak, hatalardan vazgeçmek, yanlıştan dönmektir.

Sözlükte "pişmanlık, dönme, nedamet" anlamına gelen tevbe, İslâmî bir kavram olarak, kulun işlediği kötülük ve günahlara pişman olup, onları terk ederek Allah'a yönelmesi, emirlerine uymak ve yasaklarından kaçınmak suretiyle Allah'a sığınarak bağışlanmasını dilemesi demektir.

Rabbimiz bize karşı çok merhametli ve sonsuz şefkat sahibidir. Yüce Mevla günahlardan arınmamız için Kurân-ı Kerim’de birçok ayette bizleri tevbeye, kurtuluşa davet etmektedir.  “Ey iman edenler hepiniz Allah’a tevbe edin, umulur ki kurtuluşa erersiniz” buyurmaktadır. (Tevbe Suresi 31) 

Tevbe ile insan, hırslarından, dünyaya olan eğilimlerinden, Rabbine, özüne hicret eder.  Bu süreçte tevbenin şartları vardır: Günaha pişmanlık duymak, günahı derhal terk etmek, kesin bir kararla bir daha o hatayı yapmamaya azimli olmak. 

Allahu Teâla  “Ey iman edenler! Allah’a samimiyetle tövbe edin!” buyurarak tevbenin nasûh olmasını istemiştir (Tahrîm, 66/8). Nasûh tevbe samimi, ciddi ve günaha bir daha dönmemek üzere yapılan tevbedir.  Tevbenin rükünleri ise, farzların yerine getirilmesi, borçların ödenmesi, helâl lokma yenilmesidir. 

Rahmet kapılarının sonuna kadar açıldığı Ramazan ayında tevbe, kâmil mümin olma yolculuğumuzda vazgeçilmez bir yoldaştır. Ramazan ruhumuzu ve dünyayı sımsıcak sarar,  kendimizle baş başa kaldığımız tefekkür saatlerine kapı aralar. Bu özel anlarda tevbe ile insan yeniden tazelenir kendine ve ruhuna aynada tekrar tekrar bakar, hatalarını toparlar.  

Ramazan ile insan rutininden çıkar, midesinin boş, ruhunun doyduğu zamanlara yol alır. Hız ve haz çağında rotasını güzel alışkanlıklar kazanmaya yöneltir. Kendisine emanet olarak verilen ömrünün kıymetini bilir. Ramazan ömür planlamasında insanoğlu için bir okuldur. Tevbe ise en önemli ödevidir. Tevbe ile insan günahlardan, kötü alışkanlıklardan güzel alışkanlıklara hicret eder. Âdem gibi hemen yüceler yücesine yönelir, “Rabbimiz biz kendimize zulmettik” der. Kuranı Kerim’de Nisa Suresi 110. ayette Yüce Rabbimiz   “Kim bir kötülük yapar veya nefsine zulmeder de sonra Allah’tan mağfiret dilerse, Allah’ı çok bağışlayıcı ve esirgeyici bulacaktır” buyurmaktadır.

Tevbe, Allah’ın rahmetinden ümit kesmemektir. Kararan kalplere, yeniden başlamak, yenilenerek sıratı müstakimde yol almak için şifadır. Sevgili Peygamberimiz (sav) “Kulunun tövbe etmesinden dolayı Allah Teâlâ’nın duyduğu memnuniyet, sizden birinin ıssız çölde kaybettiği devesini bulduğu zamanki sevincinden çok daha fazladır.”  buyurarak bizleri bu şifaya çağırmaktadır. Biz de davete icabet ederek sözlerimizi tevbe ile noktalayalım.

“Tevbe Ya Rab zamanınızı boş yere tükettiğimiz ekranlarda geçirdiğimiz anlara, tevbe Allah’ım bilerek bilmeyerek kardeşimizin etini yediğimiz gıybet bataklıklarına, tevbe Allah’ım gözlerimizin ağırlığına yenik düştüğümüz kılamadığımız sabah namazlarına, tevbe Allah’ım daha fazlasını tüketerek doldurduğumuz şerli kaplara dönen midelerimize, tevbe Allah’ım bencillikle paylaşmadığımız biriktirdiğimiz mallarımıza, Tevbe Ya Rab hal dili ile örnek olamadığımız lisan ile evlatlarımıza söylediklerimize, Tevbe Ya Rab hatâ râhına gittiklerimize,  bilip ettiklerimize bilmeyip ettiklerimize”..

Dr. Asude COŞKUNSEVER / Nilüfer Vaizi

Gemlik Müftüsü’nden Türk Diyanet Vakıf-Sen’e Ziyaret Gemlik Müftüsü’nden Türk Diyanet Vakıf-Sen’e Ziyaret