Ekonomi

"Yeşil bankacılığın" sürdürülebilir kalkınmaya katkısı günden güne büyüyor

Sanayi devrimiyle dünya ekosisteminde başlayan kötü gidişatın 21. yüzyılda alarm vermesiyle küresel anlamda sürdürülebilirlik teması ekonomilerin neredeyse bütün alanlarında ön plana çıkarken, sürdürülebilir ekonominin finansmanı için bankaların da "yeşil bankacılık" faaliyetleri genişliyor.

Abone Ol

Yeşil dönüşümün eşiğindeki dünya ekonomisinde yatırımlar sürdürülebilir alanlara kaymaya devam ediyor.

Küresel bazda olduğu gibi Türkiye'de de sürdürülebilir kalkınma konusu öncelikli konumda bulunurken, yeni ekonomi yönetiminin yabancı yatırımları artırmak adına attığı adımlarda da yenilenebilir enerji alanının aslan payını alması Türkiye'nin bu konudaki ciddiyetini ortaya koyuyor.

Buna göre, Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) Türkiye'ye 50,7 milyar dolarlık yatırımının 27 milyar dolarının yenilenebilir enerjiye ayrıldığı açıklanmıştı.

Öte yandan, yenilenebilir enerji kapsamında artan ürün talebi piyasaları arz konusunda genişlemeye yönlendirirken, söz konusu yatırımların finansmanının rekabetçi olması açısından yeşil bankacılığın piyasada oynadığı rol günden güne güçleniyor.

- "Yenilenebilir dönüşüm için yüz milyarlarca dolarlık yatırım gerekiyor"

Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Mahmut Akten konuya ilişkin yaptığı açıklamada, Avrupa Birliği'nin "Yeşil Mutabakat" adını verdiği yeni yeşil dönüşüm politikasının sanayiden tarıma, ulaştırmadan enerjiye tüm sektörlere "karbon nötr bir ekonomi" modeli sunduğunu belirterek, bu durumun ticareti de yeniden şekillendireceğini ifade etti.

İklim değişikliğinin ülke özelinde de büyük riskler getirdiğini ve dolayısıyla hükümet tarafından da oldukça önemsendiğini aktaran Akten, "Bu çerçevede ülkemizde olan yenilenebilir enerji ve enerji verimliliğine yönelik teşvikler, TOGG gibi bizzat Cumhurbaşkanımız tarafından ön ayak olunan girişimler bu konunun bizler için hayati önem taşıdığının göstergesi." değerlendirmesinde bulundu.

Akten, bu kapsamda ülkeler ve şirketlerin belirlenen karbonsuzlaşma hedeflerine ulaşabilmeleri için geleneksel uygulamaların çok ötesine geçmeleri gerektiğini vurguladı.

Mahmut Akten, AB'nin yeni büyüme stratejisinde öngördüğü çevresel sorunlar, iklim değişikliği ile mücadele ve emisyon azaltımı için oluşturduğu Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması (SKDM) gibi tedbirlerin, en önemli dış ticaret ortağı AB bölgesi olan Türkiye gibi ülkelerin ekonomisi için ciddi bir risk unsuru ve iyi yönetilebildiği durumda ise bir fırsat olarak ortaya çıktığını anlattı.

Bu ay raporlama fazı olarak yürürlüğe girecek SKDM'nin finansal boyutunun 2026'da başlayacağını ifade eden Akten, şunları kaydetti:

"SKDM'nin henüz finansal boyutta uygulanmaya başlamasa da yapılan ihracat oranları ve karbon yoğunlukları düşünüldüğünde bu düzenlemeden en çok etkilenecek sektörlerin demir-çelik ve çimento olacağı öngörülüyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yapılan bir araştırmada SKDM'nin Türkiye sanayisine maliyetinin yıllık yaklaşık 2,5 milyar avroya çıkacağı tahmin ediliyor. Öte yandan, Shura'nın 'Net Sıfır 2053: Türkiye Elektrik Sektörü Yol Haritası' raporuna göre net sıfır emisyon seviyesine ulaşmak için Türkiye'nin 2020-2055 döneminde elektrik sisteminin yıllık ortalama yatırım ihtiyacı 15 milyar dolar seviyesinde.

2020 ile 2055 yılları arasında elektrik üretim santralleri ve şebekede öngörülen kapasite genişlemelerinin yanı sıra yeni depolama sistemlerinin kurulmasını içeren toplam 526 milyar dolar değerinde yatırıma ihtiyaç bulunuyor. Yatırım talebinin yerli ekipman üretimi ve kurulumu başta olmak üzere farklı alanlarda üretimi tetiklemesi ve büyümeye katkıda bulunması bekleniyor. Yatırımlar sonucunda Türkiye'nin enerji ithalatının bugünkü yüzde 69 seviyesinden 2053'te yüzde 9'a düşmesi öngörülüyor."

- "Kömür faaliyetlerine ilişkin riskimizi ise en geç 2040 yılına kadar sıfırlayacağız"

Garanti BBVA'nın ana hissedarı BBVA'nın 2025'e kadar 300 milyar avroluk sürdürülebilir finansman sağlama hedefi olduğunu dile getiren Akten, "Garanti BBVA olarak biz de 2025 yılına kadar sürdürülebilir dönüşüm için 200 milyar liranın üzerinde finansman taahhüdü verdik." diye konuştu.

Akten, bu bilinçle müşterilerine yenilikçi çözümler ve sektör tecrübesiyle sürdürülebilir finans ve dönüşüm projeleri için danışmanlık hizmetleri sunduklarını kaydederek, 2023 hedeflerini henüz yıl ortasındayken yakaladıklarını söyledi.

Bugüne kadar müşterilerinin ihtiyaçlarına göre 50'den fazla sürdürülebilirlik temalı ürün ve hizmet oluşturduklarını belirten Akten, şunları kaydetti:

"Türkiye'de ilk kez uygulanan Yeşil Kredi ve Cinsiyet Eşitliği Kredisi yapısı, enerji verimliliği yüksek binaları desteklemek amacıyla geliştirdiğimiz Türkiye'nin ilk yeşil konut kredisi uygulaması olan 'Yeşil Konut' ürünümüz alanında ilk olması sebebiyle öne çıkıyor. Bireysel müşterilerimize alışveriş kredisi üzerinden kolayca kullanım imkanı sağladığımız Çatı Güneş Enerjisi Sistemleri (GES) ve Çevreci Bina Yalıtım kredimiz bulunuyor. 2014 yılından beri proje finansmanı faaliyetlerimiz kapsamında yeni elektrik üretimi yatırımlarına sağladığımız toplam finansman tutarının yüzde 100'ünü yenilenebilir enerji yatırımlarına yönlendirdik. Ülkemizin rüzgar ve güneş enerjisi kurulu gücünün yaklaşık yüzde 25'ini finanse ederek pazar lideri olduk. 2022 sonu itibarıyla yenilenebilir enerji projelerine 6 milyar doları aşan finansman sağladık. Mevcut portföyümüzdeki kömür faaliyetlerine ilişkin riskimizi ise en geç 2040 yılına kadar sıfırlayacağız."

{ "vars": { "account": "UA-210886015-2" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }