Bursa

Bursa'nın Mabedi Ulu Cami Sırları Ve Rivayetleri

Ulu Camii… Sadece Bursa’nın sadece Anadolu’nun değil tüm müslüman coğrafyanın Ulu mabedi.

Abone Ol

Ulu Camii… Sadece Bursa’nın sadece Anadolu’nun değil tüm müslüman coğrafyanın Ulu mabedi.

İslam dünyasının manevi olarak 5. büyük ibadethanesi. Emir Sultan’ın, Üftade’nin, Somuncu Baba, Süleyman Çelebi ve daha nice evliyanın erişilmez değer kattığı camii.

Bugün size her gün önünden gelip geçtiğimiz Ulu Camii hakkında çok ilginç sırları ve gerçekleri anlatacağız.

Yıldırım Bayezid’in adağı payitahta 20 cami yaptırmaktı

Yıldırım Beyezid Niğbolu seferine giderken bir adak adar, “eğer bu şehre zaferle dönersem 20 cami yaptıracağım”

Padişahın dileği olur Niğbolu’dan zafer ve bolca ganimetle döner. Damadı Emir Sultan’ı çağırarak adağından bahseder. Emir Sultan 20 ayrı cami yerine 20 kubbeli büyük bir cami yaptırmanın daha doğru olacağını söyler ve rüyasında kendisine bu büyük yapı için Orhan Camii ile Vaiziyye medresesi arasındaki bölgenin işaret edildiğini anlatır.

Yıldırım Bayezid Emir Sultan’ın önerisine uyarak 1396 senesinde Ulu Cami’nin inşasına karar verir.

Rivayete göre Ulu Cami’nin yapılacağı bölgede evler ve işyerleri bulunmaktadır. Padişahın emri üzerine kimse mağdur edilmeden binalar istimlak edilmeye başlanır.

Fakat bir kadın, “başkaca yerim yok, başımı nereye sokarım?” diye feryat edince Yıldırım, meseleyi, Emir Sultan’a havale edip, “himmetinize kalmıştır” der, Emir Sultan da, “her işin gerçekleşeceği bir vakit vardır” diyerek sultanı teselli eder.

O gece, kadın bir rüya görür, rüyasında mahşer günü olmuş, herkes, Hz. Muhammed’den şefaat ummakta, onun sancağına koşmaktadır. Kadın da aynı sancağa doğru koşmak ister ama gücü yetmez. Bu esnada kadın, büyük bir tedirginlik içinde feryada başlar. O sırada bir zebani gelip neden feryat ettiğini sorar. Kadın, “herkes cennete girdi, bense giremiyorum” deyince zebani ona, “evini Yıldırım’a ver, yoksa inatçılardan olur, cehenneme girersin” diye seslenir

Emir Sultan, o gün, sabahleyin erkenden Yıldırım’ın yanına gider ve “Allah tarafından Ulucami’ni inşa etmek işaret olundu, ecri bol ola!” diyerek cami inşaatına herhangi bir engel kalmadığını iletir, az sonra kadın da bizzat Yıldırım’ın huzuruna gelerek cami yapılması için evini teslim eder.

Bir başka rivayette aynı olay şöyle anlatılır:

Yıldırım, Bursa’da Ulucami’yi yapmayı murad ettiğinde tam ortasına isabet eden mahalde bir hatunun evi olup satın alınmaya imkan bulunamamıştı. Çünkü kadın bir türlü satmıyordu. Daha sonra inşaat tamamlanınca birkaç yıl hatunun evi, caminin ortasında kaldı. Sonra hatun ölünce ev mirasçılarından satın alındı. Fakat vaktiyle kadının rızası olmadığı için padişah o kısmın ibadet yeri olmasını arzu etmeyip, şadırvan yapmayı tercih etti.

Şadırvanın 65 metrekareden ibaret olduğu düşünüldüğünde bu doğruluğu şüpheli bir hikayedir.

Bu iki rivayet de yaygın olarak anlatılır ama tarihi kaynaklar, Ulucami’nin Orhan Gazi Vakfının arazisi üzerinde yapıldığını yazıyor. İnsanların hayal gücü bazen tarihe böyle müdahale etse de; bu güzel rivayetlerle Ulu Camii’nin manevi daha da artıyor.

Ulu Cami, kimi din adamlarınca İslam’ın 5. en yüksek mertebesindeki ibadethane olarak kabul edilmiştir. Diğerleri Mekke’deki Mescid-i Haram, Medine’deki Mescid-i Nebevi, Kudüs’teki Mescid-i Aksa ve Şam’daki Emeviye Camii’dir. Beşincilik kimilerine göre Anadolu’da inşa edilen ilk cami olan Diyarbakır’daki Ulu Cami’ye aittir; ancak Emir Sultan, Akşemsettin, Molla Gürani gibi din adamlarının konuşmalarına göre beşincilik mertebesi Bursa’daki Ulu Cami’nindir.

Ulu Cami’nin manevi büyüklüğü yapıldığı devirde din adamlarının ve evliyalarının gösterdiği ilgiden gelir.

Yapılmasını Emir Sultan teklif etmiş; ilk namazı Somuncu Baba kıldırmış, Emir Sultan, Molla Fenari, Yıldırım Bayezid ilk cemaatin arasında yer almıştır. Mevlid yazarı Süleyman Çelebi ölene kadar Ulu Cami’de imamlık etmiş, Üftade Ulu Camii minarelerinden davudi sesiyle ezan okumuştur.

Ulu Cami’nin inşaatı sırasında yaşanan olaya ilişkin bir rivayet de Somuncu Baba ile Hızır aleyhisselamın karşılaşması üzerinedir.

Somuncu baba caminin yapıldığı sıra buraya gelir işçilere hayrına somun dağıtırmış.
Somuncu baba bir gün yine ekmek dağıtırken Hızır aleyhisselamın orada olduğu fark etmiş, kolundan tutup “sen Hızırsın anladım” demiş ve eklemiş,
“Buraya gelip her gün namaz kılacağına dair söz vermezsen buradaki herkese senin Hızır olduğunu söylerim”
Hızır aleyhisselam her gün geleceğine dair söz vermiş ama bir istekte bulunmuş, 
“Hangi vakit geleceğim bana kalsın”
İnanışa göre ibadete açıldığı 1399 senesinden bu güne Hızır aleyhisselam Ulu Cami’deki vav harfinin önünde hangi vakit olduğu bilinmez ama her gün gelip namaz kılmaktadır.

Ulu Cami ibadet alanı bakımından Türk tarihinde yapılan en büyük camidir. Süleymaniye, Sultanahmet gibi diğer büyük camilerin büyüklüğü duvarlarla çevrili avluları ile birliktedir. Ulu Cami ise büyük kubbeli camilere göre nispeten alçak tavanlı, çok kubbeli ve sütunlu olduğu için daha küçük olduğu izlenimi verir ama gerçekte namaz kılma alanı en büyük camidir.

Yıldırım Bayezid tarafından, Niğbolu Zaferi sonrasında 1396 yılında yapımına başlanılan ve 1399 yılında tamamlanan Ulu Cami, günümüzde şehrin merkezi durumundaki Atatürk Caddesi üzerinde bulunmaktadır.

Cami zaman içerisinde istila, deprem, yangın gibi felaketlerden oldukça zarar görmüş ve çeşitli onarımlar geçirmiştir.

Dikdörtgen bir plana sahip olan Ulu Cami aynı zamanda Erken Dönem Osmanlı Mimarisi, çok kubbeli camileri arasında en büyük ve en anıtsalı olma özelliğine de sahiptir.

Yirmi kubbe ile örtülü olan caminin orta kısmındaki kubbesinin üstü camlı olup, altında onaltı köşeli büyük mermer bir şadırvan bulunmaktadır.

Caminin doğu, batı ve kuzey cephelerinde olmak üzere üç kapısı bulunmaktadır.

İki minaresinden batıda olanı Yıldırım Bayezid tarafından yaptırılmıştır.

Kündekari tekniği ile Antepli Hacı Mehmed bin Abdülaziz ed-Devvaki tarafından yapılmış olan minber, caminin en özgün ve en güzel eserlerinden biri olup, eşine az rastlanılır bir sanat eseridir.

Minberin doğu yakasında güneş sistemi, batı yakasında ise galaksi sistemi yer alırken evrenin kül olarak tasvir edildiği ileri sürülür. Ayrıca gezegenlerin büyüklük oranları ve yörüngeleri gerçek oranlarla örtüşür.

Mihrabı ise, 1571 yılında Mehmed Usta tarafından yaptırılmıştır.

Ulu Cami içinde 19.yy.’ın ikinci yarısında ve 20.yy.’ın başlarında duvarlara yazılmış olduğu tespit edilen 192 adet yazı, hat sanatının özgün örnekleri arasında gösterilmektedir.

{ "vars": { "account": "UA-210886015-2" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }