HAKİKAT’İN İZİNDE SORULAR SORMAYA VAR MISIN?                                   

Felsefi terim olarak Hakikat ( Doğruluk-Verité ) Bilginin nesnesi ile örtüşmesidir. Başka bir ifadeyle söyleyecek olursak ifadenin nesnesine uygunluğudur. Mesele de bu galiba tanımı bile tam anlaşılmayan doğruluğu nasıl anlatacağız?  Yabancı Sinema filmlerinde duruşma sahnesinde şu sözü hepimiz hatırlarız. Doğruyu sadece doğruyu söyleyeceğime yemin ederim. Bir insanın doğruyu söyleme hususundaki durumuyla ilgili önermeler kuralım.

a) Bir insanın kalbi doğrudur, sözü doğrudur, eylemi de doğrudur.

b) Bir insanın kalbi doğrudur, sözü doğrudur, eylemi yanlıştır.

c)  Bir insanın kalbi doğrudur, sözü yanlıştır, eylemi doğrudur.

d) Bir insanın kalbi doğrudur, sözü yanlıştır, eylemi yanlıştır.

e) Bir insanın kalbi doğru değildir, sözü doğrudur, eylemi doğrudur.

f) Bir insanın kalbi doğru değildir, sözü doğrudur, eylemi yanlıştır.

g) Bir insanın kalbi doğru değildir, sözü yanlıştır, eylemi doğrudur.

h) Bir insanın kalbi doğru değildir, sözü yanlıştır, eylemi de yanlıştır.                                        

Şimdi gelin hep birlikte yukarıdaki önermelerden bizim durumumuza uygun olanı kendi içimizde sorgulayalım.

Yoksa birden çok önerme mi bizim durumumuza uygun?  Söylemimizle, eylemimiz ne zaman birbirine uyacak. Endişelenmemiz gerekir mi?  Yoksa bizler karakolda doğruyu söyleyen mahkemede şaşan insanlar mıyız? Acaba sözümüzle, özümüz ne zaman bir olacak bizim? 

Çok laf yalansız olmaz sözünde olduğu gibi yalan söylememek için söz ekonomisi mi yapmalıyız?Söylediğin söz doğru olsun isterse odun olsun sözünde olduğu gibi doğrucu Davut mu olmalıyız?

Yoksa söylediğin söz doğru olmalı ama her doğru her yerde sözlenmez sözüne uygun mu davranmalıyız? Anlatıla gelen bir metafora göre İnsan denen meçhul çıtalıya (uçurtmaya) benzer aslında.İnsan doğar can kazanır, büyür güç kazanır.Gücünü ikrar'ından alır, ikrar verdiği kararlardır. Eğer kararında adaletliyse erdemli olur. Adaletinde kemal' i bulursa kâmil olur.  Kâmil olmayana da insan denmez zaten, beşer denir. Beşer olmaktan kurtulup insanı kâmil olmak Tapduk dergâhına odunun bile yamuğunu getirmeyen bizim Yunus olmakla mı mümkün? 

Kim bilir belki de.“Emrolunduğun gibi dosdoğru  ol“  ayetinde bildirildiği gibi  olmak kesinlikle.